1. Bölüm: Yüceler Yücesi Cenâb-ı Hakk’ın Resûl-i Ekrem’in Şân ve Şerefini Yüceltmesi

2. Kısım: Allah Teâlâ'nın, Resûl-i Ekrem'e Beden ve Huy Güzellikleri, Din ve Dünya Üstünlükleri Vermesi

24. Fasıl: Peygamberlerin Mükemmel Yaratılışı, Üstün Ahlâkı ve Değerli Soyu

Önceki Ders 20 Mart 2016
Sonraki Ders 3 Nisan 2016

DERSİ PAYLAŞ:

Euzu billahi mineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi rabbil alemin. Vessalatu vesselamu ala seyyidina Muhammedin ve alihi ve sahbihi ecmain. Pek kıymetli kardeşlerim. Şifa-i Şerif dersimize başlıyoruz. Bugün yeni bir konuyu ele alacağız. Müellifimiz kitabımızın başlığını şöyle koymuş. Nebilerin, Resullerin yani Peygamberlerin mükemmel bir yaratılış bakımından üstün özelliklerini ele alacağız. Onların üstün ahlak sahibi olduklarını göreceğiz. Değerli bir soydan geldiklerini, hepsinin yaşadıkları devrin en soylu, en asil ailelerine mensup olduklarını ele alacağız. Kitabımızın musannifi, müellifi Kadı İyaz, Allah ona rahmet eylesin şöyle demiştir. Uzun ibareyi okudum ki bir daha bir daha sözümüz kesilmesin diye. Müellifimiz size hitap ediyor. Diyor ki, Ey Dinleyiciler, Allah beni de sizi de başarılı kılsın. Önce şunu bilin diyor. Bütün Nebiler, Resuller Allah'ın rahmeti hepsinin üzerine olsun. Mükemmel bir yaratılışa sahiptirler. Yani her biri insan güzeldir. Güzel bir görünüme sahiptir onlar. Bütün Peygamberler, şerefli bir soydan gelmiştir. Onların ahlakı güzeldir. Bütün Peygamberler ahlakı güzel insanlardır. Yani nasıl ki Efendimiz Salllallahu Aleyhi Vesellem'i Allah Teala eğitiyor, terbiye ediyorsa ahlak bakımından, diğer Peygamberleri de aynı şekilde eğitiyor, onları mükemmel bir tarzda yetiştiriyor Allah Teala. Hepsini ahlakı güzel. Bütün Peygamberler yukarıdan beri anlatılan her türlü güzelliğe sahiptirler. Çünkü bunlar, bu saydığımız özellikler mükemmelliği belirten özelliklerdir. Belirleyen özelliklerdir. Mükemmellik dediğimiz şey, insanoğlunun sahip olabileceği kusursuzluk ve her türlü üstünlük Peygamberlerde mevcuttur. Allah'ın rahmeti hepsinin üzerine olsun. Peygamberlerin böyle bileceğiz. Yani mükemmel insanlar. Hem görünüşleri güzel, hem ahlakları güzel, hem şerefli bir aileden geliyorlar. Çünkü Peygamberlerin mertebeleri mertebelerin en şereflisidir. Onların dereceleri, en yüksek derecedir. Onların dereceleri, en yüksek derecelerdir. Şu kadar var ki, Allah Teala Peygamberlerin bir kısmını diğerinden bir kısmına diğerinden daha fazla nimet vermiş, yani daha faziletli kılmıştır. Peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden daha faziletli kılmıştır. Alemlere rahmet olarak yaratan, yaratılan Efendimiz gibi. Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik diyor ki, hiçbir Peygamber hakkında böyle bir sıfat yok. Kalellahü Teala Allah Teala Hazretleri, Bakara suresinin 253. ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor. İşte bu Peygamberlere birbirinden farklı üstünlükler verdik diyor. Her Peygambere diğerinden farklı özellikler ve üstünlükler verdik. Ve kale, yine Allah Teala Hazretleri şöyle buyuruyor: Bu Duhan suresinin 32. ayeti kerimesidir. Şöyle buyuruyor burada Allahu Teala Hazretleri; Biz onları, o Peygamberleri bilerek, isteyerek o zamanda yaşayan diğer milletlere Üstün kıldık. O Peygamberleri o insanların içinden seçtik. Dolayısıyla onları, o devirde yaşayan insanlar üstün kıldık. Böyle buyuruyor Allah Teala. Şimdi Peygamber Efendimiz Salllallahu Aleyhi Vesellemden müellifmiz bir hadisi şerif naklediyor. Sultanı Enbiya Aleyhi Ekmelüt Tahaya Efendimize kulak veriyoruz şimdi. Peygamberler Sultanı buyuruyor ki; Cenneteilk defa girecek müminlerin yüzleri nasılmış? Cennete ilk girecek müminlerin yüzleri, ayın 14'ü gibi parlak olacak. Sanki dolunay onların yüzüne doğmuş. Öylesine yüzleri parlak olacak. Yüce Rabbim bizleri de onlardan eylesin. Ne büyük şeref tabii ki. Hesapsız, sualsiz. Doğrudan doğruya cennete girecek onlar. Evet. Bu hadisi Şerifi uzun bir hadisi şerif. Sonunda Efendimiz şöyle buyuruyor Burada sizi şaşırtacak bir bilgi var. Hadisi şerif şöyle devam ediyor. Onun son kısmını okuyoruz şimdi. Bütün cennetlikler, cennete girecek herkes tıpkı babaları Hz. Adem'in şeklinde yeniden yaratılacaktır. Boyları 60 arşın olacak. Efendimiz böyle buyuruyor. Boyları 60 arşın olacak. Sevgili kardeşlerim, bir arşın 65 santim aşağı yukarı. Yani ölçüler değişiyor da, 60 arşın demek 25 metre demek. Cennete yakışan da herhalde böyle bir şeydir. Çünkü oranın ağaçları yüksek, efendim binaları yüce. Her şeyleri üstün. Hz. Adem'e benzeyeceğiz, çünkü Hz. Adem böyleymiş. Boyu böyle uzunmuş. Efendimiz şöyle buyuruyor. O hadiste, burada zikredilmeyen o hadisinburada zikredilmeyen yan kısmında şu bilgiler veriliyor. Bu ilk zümrenin, cennete girecek ilk zümrenin ardından gennete gireceklerin yüzleri, ikinci kafile gökyüzündeki en parlak yıldız gibi aydın olacak. Diyelim ki kutup yıldızı nasıl parlıyorsa, onun ardından, ilk zümrenin, ilk sınıfın ardından gireceklerin yüzü en parlak yıldız gibi olacak. Ve şu bilgiyi veriyor Efendimiz. Cennette insanlar küçük abdeste de çıkmayacaklar, büyük abdeste de çıkmayacak, böyle bir şey yok. Yani orada kirlilik, pis koku yok. Ayrıca tükürmeyecekler diyor,burunları akmayacak. Yani mükemmelliğe doğru bir gidiş var değil mi? Yai oradaki insanlar mükemmel olacaklar. Kusurlardan azade olacaklar. Onların tarakları, altından olacak diyor Efendimiz. Mis gibi güzel kokacaklar. Cennete giren, herkes mis gibi güzel kokacak. Buhurdanlıklarında tüten hoş koku, demek ki buhurdanlıklar, şimdi pek alışkın değiliz ama güzel koku vermek üzere tütsü yapılan şeyler, efendim, cennetin hoş kokulu ağaçlarından elde edilecek. Eşleri huriler olacak. Yani eşsiz güzeller olacak. Onları hiç kimse tavsif edemez. O güzellikleri hiç kimse anlatamaz. Bu hadis-i şerifte bunlar da var. Ben de onları aldım ki sizi biraz sevindireyim diye. Yüce Rabbim hepimizi cennette ilk girenlerden eylesin ve bu nimetleri hepimize nasip eylesin. Evet. Şu kadarını söyleyeyim. Hanım kardeşlerimiz de bizi dinliyor. Bize yok mu diyecekler şimdi. Bizim ahlakımızda şöyle bir şey varç Wenellikle onlara ait olan kısımlar es geçilir, fazla bahsedilmez yani. Allah Teala idildir. Erkeklere bu nimetleri verir de hanımlara vermez mi? Elbette onlara da onlara uygun nimetler ihsan edecektir. Ebu Hureyre Radiyallahu Anh'ın rivayet ettiği bir Hadis-i Şerif var. Bu hadisi şerife göre Efendimiz şöyle buyuruyor; Efendimiz miraca çıktığı zaman gördüğü bir manzarayı bizi anlatıyor. Buyuruyor ki ;Miraç gecesinde Musa Peygamberi gördüm. Ince yapılı bir zat. Fotoğraf gibi çekmiş Efendimiz onları ve anlatıyor. Saçı kıvırcık da değildi, tamamen düz de değildi. Hz. Musa. Burnu ince ve uzundu diyor. Hafifçe de kemerliydi diyor Hz. Musa'nın. Tıpkı Musa'nın görünümü, Yemenin Şenue Kabilesinin adamlarına benziyordu diyor. Bizim için bu bilgi bir şey ifade etmiyor ama o devirde yaşayanlar için, tabii ki bir mânâ ifade ediyor. Miraç'da İsa Peygamberi de gördüm. Miraç gecesinde İsa Aleyhisselam'ı da gördüm? O nasılmış? Orta boylu bir zattı diyor Peygamber Efendimiz. Yüzünde pek çok ben vardı. Yüzünde pek çok ben vardı. Sanki hamamdan yeni çıkmış gibiydi. Yani rengi hafifce kırmızıya çalıyordu demek istiyor. Hamamdan çıkan insanın yüzü de öyle olur ya. Efendim. Böyle anlatıyor onu. Sultan Enbiya Efendimiz, bir başka hadis-i şerifinde Hazreti İsa'yı anlatırken buyuruyor ki, İsa Peygamberin karnı tıpkı kılıç gibi dümdüzdü, dümdüzdü. Yani, bizim karınlar gibi değilmiş. Evet. Ses mi? Arkaya mı? Evet. Siz de zor duyuyorsunuz. Biraz bağıracağım demekki. İştemikrofon. Gel bakalım delikanlı biraz daha yukarı al. Acaba hanım kardeşlerimizin durumu nasıl? Gale Fahri Kainat Efendimiz buyurdu ki; Hz. İbrahim'in çocukları arasında ona en fazla benzeyen ben idim. Şimdi ses iyi mi? Demek ki delikanlı bak böyle yukarı takacaksın, tamam mı? Zaten çok uğraşıyorsun takana kadar. Fahri Cihan Aleyhissalâvatu Rahman Efendimiz bir başka hadis-i şerifinde; Hz. Musa 'yı tarif ederken buyuruyor ki; Senin gördüğün yani sizin gördüğünüz demek istiyor Peygamber Efendimiz. Kara yağız erkeklerin en güzeliydi Hz. Musa. Öyle güzel bir insanmış. Dediğim gibi bütün Peygamberler güzel insandır. Zaten Allah Teala bütün Peygamberleri, o devirde yaşayan insanların, en iyilerinden seçiyor. Her bakımdan mükemmel oluyorlar. Ebu Hüreyre Radıyallahu Anh'ın Resûlullah Salllallahu Aleyhi Vesellem Efendimizden rivayet ettiği bir başka hadis-i şerifte Feyza Alem Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimiz şöyle buyurmuştur; Allah Teala Celle Ccelalühü, Lut Aleyhisselam'dan sonra gönderdiği Peygamberleri kavimlerinin arasında soy bakımından en şerefli olanlar, en tanınmış olanlar arasından seçmiştir. Neden onu söyleyeceğiz. Bu hadisin son kısmı şöyle; Allah Teala Peygamberleri kavmi en güçlü ve en kalabalık olanlar arasından seçmiştir. Hz. Lut Kavmi biliyorsunuz ahlaksız insanlardı. Erkekler erkeklerle ilişki kuruyorlardı. Efendim. Melekler onları yok etmek üzere geldiklerinde Lut Aleyhisselam onların Melek olduğunu bilmediği için kavmine dedi ki; Ah benim arkam güçlü olsaydı, yani kavmim beni destekleyen kuvvetli bir kavmim olsaydı ben size gösterirdim. Ama yok diye üzüldü. Ondan sonra Allah Teala buyuruluyor, kavmi Efendimiz gibi kalabalık olan insanların arasından çıkarmıştır Peygamberleri. Şimdi okuyacağımız sözü İmam Tirmizi rivayet etmiştir. Nasıl rivayet etmiş? Tabiin alimlerinden Katade Bin di ame Es-Sedusi var. onun sözü olarak rivayet etmiş. Bir başka ünlü muhaddis var. Dare Kutni. O da rivayet etmiş bu hadisii. Darekutni, Katade Bin di Ame vasıtasıyla ile Hazreti Enes'in sözü olarak rivayet etmiştir. Bu söz şöyle. Şimdi, bu bilgileri isterse kimin sözü olursa olsun, yani tabiinden birinin sözü olsun, Ashab-ı kiramdan birinin sözü olsun. Bu bilgiyi bilebilirler mi? Hayır. Şimdi göreceksiniz. Bunları nereden bilsin, bir insan, bir sahabe. Ancak Efendimizden duymuştur. Onu kendi sözü olarak ifade etmiştir. Yerine göre yani, öyle bir toplantıda öyle söylemiş. Yoksa şimdi şu okuyacağımız bilgileri insanlar bilemez. Allah Teala gönderdiği Peygamberleri, güzel yüzlü olarak göndermiştir. Güzel sesli olarak göndermiştir. Sesleri de güzeldir. Sizin Peygamberiniz Salllallahu Aleyhi Vesellem ise, onların hem yüzü, hem de sesi en güzel olanıdır. Efendimiz Kur'an-ı Kerim okurken, Ashab-ı Kiram gaşyolurdu. Onun yüzü zaten güneşe bile bens etmiyorlar, güneş nedir ki diyorlar. Ay nedir ki? Burada Efendimiz Salllallahu Aleyhi Vesellemin aynaya bakarken yaptığı bir duayı hatırlayalım sevgili kardeşlerim. Onu biz de yapalım. Allahümme kema hassente halki,fe hassin Hulki. Allah'ım, yüzümü nasıl güzel yarattınsa, ahlakımı da öyle güzel yarat diyor. Böyle buyuruyor. Yüzümü nasıl güzel yarattınsa, ahlakımı da öyle güzel. Zaten ahlakı mükemmel, ama o daha güzelini istiyor. Aslında burada bize ders var. Diyor ki ey benim sevgili ümmetim, böyle dua edin. Allah'ım efendim, yüzümü nasıl güzel yarattınsa, hepimizin yüzü güzel elhamdülillah, hepimizin. Bütün İnsanların yüzü güzel. Ahlakımı da öyle güzelleştir. Demekki ahlakımızın güzelleşmesini isteyeceğiz. Cenabı Mevla'dan. Allahümme kema hassente halki,fe hassin Hulki Geçen derslerimizden birinde sözün etmiştik, Bizans Kralı Heraklius var. Efendimiz Salllallahu Aleyhi Vesellem ona da mektup göndermişti. İslam'a davet mektubu. Heraklius mektubu alınca o zaman Kudüs'deydi. Kudüs o zaman Hristiyanların idaresindeydi. Arabistan'dan gelen kimse yok mu? Bir soruşturun, bulun getirin dedi. İşte bir heyet buldular 30 kişi kadar. Tüccar heyeti. Onları getirdiler Heraklius'un yanına. Heraklius onlara sordu içimizde bu Peygambere en yakın olan kim? Ebu Süfyani gösterdiler. Ebu Süfyan'a sorular sordu. O da cevap verdi, İster istemez doğru cevap verdi. Diyor ki şimdi bakınız Ebu Süfyan'a. Heraklius, akıllı bir adam, zeki bir adam. Diyor ki, Heraklius Ebu Süfyan'a. Sana o Peygamberin soyunu sordum. Bu aranızdan çıkan Peygamberin soyu nasıl bir soydur, diye sordum. Sen de dedin ki, onun ailesi bizim aramızda en soylu ailelerdendir. böyle dedin diyor. Zaten bütün Peygamberler böyledir. Onlar kavimlerinin en soylu aile ailelerinden gelmiştir. Demek ki bu bilgi, o devirdeki kültürde de var. Yani Hz. İsa Aleyhisselam onlara bu bilgiyi vermiş. Bu bilgi sadece bizim Peygamberimizin verdiği bir bilgi değil. Yani bütün Peygamberler, kavimlerinin en soylu ailelerinden çıkar, seçilir. Demek ki Efendimizde öyle idi. Eyüp Aleyhisselam hakkında Sad suresinin 44. ayeti kerimesinde Allah Teala şöyle buyuruyor. Gerçekten biz Eyyub'u sıkıntılara karşı, yani başına verdiğimiz hastalıklara, sıkıntılara karşı dayanıklı bulduk. Hiç itiraz etmedi. Bütün vücuduna kurt düştüğü halde hiç itiraz etmedi. Ne güzel bir kuldu o Eyyup. Allah Teala böyle buyuruyor. Demekki sabredenleri Yüce Rabbim böyle övüyor. Eyyub ne güzel kuldu. O daima Allah'a yönelen bir kimseydi. Onun için sevgili kardeşlerim, benim başımda şöyle dert var, böyle sıkıntı var. Izdırap çekiyorum, acı çekiyorum. Oğlumdan, kızımdan, eşimden dolayı, yahut kendimden dolayı diye üzülmeyin. Allah Peygamberleri en sevdiği insanlardan seçiyor. Eyyub Aleyhisselam'a bu kadar ıstırap çektiriyor. Zevk mi alıyor, Haşa. Onun derecesini daha da yükseltmek için ve tabii ki bize numune olsun, örnek olsun diye. Onun için, Eyüp Aleyhisselamın durumu farklı ama şunu hiç Unutmayalım ki Allah Teala, bazı kullarının amellerini yeterli görmezse veya onlar için cennette hazırladığı mekan çok şerefli, çok yüce bir mekansa. Onun ibadetleri, taatları yetmiyorsa ona ona hastalık verir, sabrettirir ve derecesini böylece yükseltir. Yani namaz kıldık, 10 sevap aldık. Ama hastalığa sabrettik. 700 sevap alırız. 7000 sevap alırız. Ölçüsü yok yani onun. Onun için hiç şikayet etmeyelim, sabredelim. Bugün çok ayet okuyacağız. Konumuz Peygamberler olduğu için bu dersimizde bol bol ayeti kerime okuyacağız ve Peygamberleri özellikleri ile tanıyacağız. Allah Teala Hazretleri buyurdu ki; Meryem suresinin 12 ile 15. ayeti kerimelerinde Rabbimiz şöyle buyurmuştur. Biz Yahya'ya, Yahya Aleyhisselam'a şöyle dedik: Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl. Kitabı iyi tut. Böyle dedik. Ve Yahya daha küçük çocukken biz ona ilim ve hikmet verdik. Demek ki bazı Peygamberlere, Allah Teala, daha çocukken bu şerefi nasip ediyor. Ayrıca Yahya'ya kendi katımızdan şefkat duygusu verdik. Ve ona günahlardan arınmışlık nasip ettik. Doğduğundan itibaren o hep tertemiz idi. Demek küçük yaşta ilim, hikmet veriyor, Peygamberlik veriyor Allah Teala ona. Ve tertemiz yaşatıyor. Günahlardan arındırıyor. Ana babasına çok iyi davranırdı. Evet şeyi okuyalım da, ondan sonra şey, mana vereyim. Anne babasına iyi davranırdı; Zorba ve isyankar bir kimse değildi Yahya. Diyor Allah Teala. Doğduğu gün ona selam olsun. Öleceği gün Yahya'ya selam olsun. Öldükten sonra dirileceği gün de ona selam olsun. Böyle lütuflar da bulunuyor Allah Teala Hazretleri. Bazı Peygamberlerine. Ve kale. Allah Teala Hazretleri Ali İmran suresinin 39. ayeti kerimesinde de şöyle buyurmuştur: Zekeriya Aleyhisselam, mihrapda namaz kılıyordu. Melekler onun yanına geldiler ve kendisine dediler ki; Yüce Allah sana Yahya adında bir evladın olacağını müjdeliyor. Zekeriya Aleyhisselam diyor ki; Yarabbi yaşlandım. Bir çocuğum olmadı. Ne olur bana bir evlat nasip eyle. Diyor yaşı ileri. Efendim, işte namaz kılarken melekler geliyorlar ve ona bu müjdeyi veriyorlar. Yüce Allah sana bir evlat müjdeliyor, adı Yahya olacak, adını Yahya koyacaksın. Yahya, Allah'ın ol demesiyle dünyaya gelecek olan İsa'nın Peygamberliğini tasdik edecek diyor. Teyzezade onlar zaten. Efendim. Onun Peygamberliğini tasdik edecek, hem kavminin efendisi olarak dünya zevklerinden uzak bir hayat sürecek Yahya Aleyhisselam. Hem de salih kullar arasından seçilmiş bir Peygamber olacak. Hiç evlenmemiştir. O da Hazreti İsa da malum. Dünya zevklerini tatmamış. Dünya zevklerini tatmayanlar, ahirette tadacak çünkü. Vekale. Yine Allah Teala Hazretleri Ali İmran suresinin 33 ve 34. yeti kerimelerinde şöyle buyurdu. Cenabı Mevla buyuruyor ki; Şüphesiz Yüce Allah Adem'i, Nuh'u, İbrahim Ailesini, ve İmran ailesini zamanlarındaki diğer insanlara tercih etmiştir. Ve seçmiştir onların arasından seçmiştir. Bunların, bunlar birbirlerinin zürriyetinden gelmedir. Birbirlerinin soyundan gelmedir. Allah herşeyi işiten, herşeyi bilendir. Yani Baba Peygamber, oğul Peygamber, onun oğlu Peygamber, böyle devam ediyor. İsra suresinin 3. ayeti kerimesindeNuh Aleyhisselam hakkında Allah Teala şöyle buyuruyor. Innehu Kane abden şekura. Şüphesiz Nuh, çok Şükreden bir kuldu diyor. Allah Teala, Nuh Aleyhisselam'ı bu özelliğiyle övüyor. Başka özellikleri de var da, bu ayeti kerimede Nuh Aleyhisselam'ı çok şükreden bir kul diye övüyor. Demek ki, Yüce Rabbimiz sevgili kardeşlerim, bizim kendisine çok şükür etmemizi istiyor. Onun için de bizim dilimize Elhamdülillah demek pelesenk olmuş değil mi. Nasılsın kardeşim? Elhamdülillah. Çoluk çocuk nasıl? Elhamdülillah, onlar da iyiler. Böyle demiyor muyuz? Ne güzel. Yani bu müslümanlar Elhamdülillah böyle güzel bir ahlaka sahiptir. Bu da bir şükür işte yani. Yani illa çok şükür Yarabbi. Tamam öyle de demeliyiz. Hamd de bir şükürdür. Yeriz içeriz, Allah'a şükrederiz değil mi. Ne güzel bir adet. İşte o Peygamberlerin ahlakına sahip oluruz o sırada. Onun için Peygamber Efendimiz hep böyle dua ediyor. Bu zikri, bu duayı unutmayalım. Allah'ım seni zikretmeme yardım et. Ve şükrike, sana şükür etmeme yardım et. Ve hüsni ibadetik. Sana güzelce ibadet etmeme yardım et. Bunu lütfeyle bana. Demek ki Allah'ı zikretmek, Allah'a şükretmek ve Allah'a güzelce ibadet etmek çok önemli. Efendimiz Bunu istiyor Yüce Rabbimizden. Vekale. Allah Teala Hazretleri Ali İmran Suresi'nin 45 ve 46. ayeti kerimelerinde şöyle buyuruyor. Melekler Meryem, Hz. Meryem'e şöyle demişlerdi. Ey Meryem şüphesiz Allah sana kendisinden bir kelime ile meydana gelecek Meryem oğlu İsa Mesih'in müjdesini veriyor. Yani Allah Teala'nın seni evlendirmesi suretiyle değil de, ol demesi suretiyle, senin vücudunda meydana gelecek efendim, bir çocuğu, Hz. İsa'yı müjdeliyor. Sana onun müjdesini veriyor. Günümüzde tuhaf tuhaf adamlar var. Ünvanlı ünvanlı adamlar. Allah ahlakımızı güzelleştirsin, doğru yoldan ayırmasın. Bunlardan biri diyor ki; Meryem de efendim, hem yumurtlama özelliği, hem sperm üretme özelliği vardı. kendi kendini dölledi, İsa böyle meydana geldi. Allah insanı şaşırtırsa böyle sözler söyletir. Halbuki Kur'an-ı Kerim ne diyor. Ol emrimizle meydana geldi diyor. Ol dedik oldu. O ol derse kainat oluyor da, bir Hz. İsa mı olmayacak? Evet. Şimdi Hazreti İsa'nın vasıflarından bahsediyor Allah Teala. O, Hz. İsa, dünyada da ahirette de itibarlıdır. Hem dünyada, Allah katında ve insanlar yanında itibarlıdır. Hem ahirette Allah'ın kendisine yakın kıldığı kimselerdendir. Hz.İsa için böyle söylüyor. Allah'ın kendisine yakın kıldığı kimseler. Demek ki Allah Teala bazı insanları kendisine yakın kılıyor. Benim güzel kardeşlerim. Evet Peygamberler öyledir de, diğer kullarından da kendisine yakın insanlar seçer. Onun için gayret edelim. Onun yakın- larına aldığı kullarından olmaya çalışalım, Yüce Rabbim bu ikramı hepimize nasip eylesin. O, Hz. İsa, O hem beşikte, hem büyüdüğünde insanlara Allah'ın buyruğunu iletecek, ve salih kullardan biri olacak. Yani daha çocukluğunda. Allah'ın buyruğunu iletecek. Nasıl? Yahudiler, Hazreti Meryem'e geldiler. Meryem, bu çocuğu nereden peydahladın? Senin baban temiz bir insandı, dediler. Ona iftira ettiler. Hz. Meryem dedi ki; bana ne soruyorsunuz, çocuğa sorun dedi. Çocuk nasıl konuşur, dediler. Siz sorun dedi. Sordular Hz. İsa'ya, beşikteki Hazreti İsa'ya. Sen kimsin, kimden olmasın? O da konuşmaya başladı beşikte. Beşikte konuşan muhtelif insanlar var. Hz.İsa da onlardan biridir. İşte beni Allah yarattı. Bana Peygamberlik verdi. Bana hikmet verdi diye konuşmaya başladı, şaşırdı Yahudiler. Allah'ın buyruğuna iletecek ve salih kullardan bir olacak. Ounun için birbirimize hep böyle dua edelim. Allah salih kullardan eylesin diyelim. Rabbim bizleri de salih kullarından eylesin. İşte bu beşikte verdiği cevap. Şimdi konuşmaya başladı beşikte. Hz. İsa. Meryem suresinin bu 30 ve 31. ayeti kerimeleri Dedi ki; şüphesiz Ben Allah'ın kuluyum. O bana kitabı verdi ve beni Peygamber yaptı. Beşikteki çocuk konuşuyor. Nereden okuyoruz bu bilgiyi? Kur'an-ı Kerim'den okuyoruz. Kur'an-ı Kerim deyince akan sular durur değil mi? Allah Teala böyle söylüyor. Konuşmaya devam ediyor c çocuk yaştaki Hazreti İsa. Nerede olursam olayım o beni mübarek kıldı. Ve yaşadığım sürece namaz kılmamı ve zekat vermemi emretti. Bakınız görüyorsunuz güzel kardeşlerim. Namaz ve zekat taaa eski Peygamberlerden beri gelen bir adettir. Yani sadece Muhammed Salllallahu Aleyhi Vesellem ümmetine mahsus değildir. Böyle. Demek ki burada bir alacağımız ders nedir? Namaz ve zekat yeni değil, bize mahsus bir farz değil. Eski Peygamberlerden beri gelen Allah'ın emridir. Vekale, Allah Teala şöyle buyurdu Ahzap suresinin 69. ayeti kerimesinde: Hazreti Musa'nın bir özelliğini göreceğiz bu ayeti kerimede. Allah Teala bizlere hitaben buyuruyor ki; Ey iman edenler. Musa'yı incitenler gibi olmayın. Yahudiler, kendilerine gelen Peygamberi, Musa Aleyhisselam'ı incittiler. Onlar gibi olmayın. Allah Musa'yı, hakkında söylenenlerden temize çıkardı. Onun Allah katında çok değerli yeri vardır. Allah katında çok değerli yeri vardır. Bu ifadeye kulak verelim. Hz. Musa'yı böyle anlatıyor Allah Teala. Demek ki Allah katında çok değerliymiş O. Şu ayeti kerimeyi de okuyalım da, biraz bilgi verelim bu hususta. Efendimiz bu ayeti kerimeyi tefsir ediyor. Şunu unutmayacağız değil mi güzel kardeşlerim. Hadisi şerifler Ayet-i kerimelerin tefsiridir. Ayet-i kerimeleri ilk tefsir eden kimdir? Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem. Yüce Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın. Öyle şaşkınlar var ki bana diyorlar ki bunlardan bahsetme, unvanlı filan olduklarını söyleme filan diyor. Efendim. Öyle şaşkınlar var. Evet. Pekala. Şunu okuyayım da bakalım. Fahri Alem Efendimiz buyuruyor ki; Musa Aleyhisselam üstün bir haya duygusuna sahipti. Çok hayali bir insandı. Yıkanırken örtünmeye çok önem verirdi. Neye önem verirmiş? Yıkanırken örtünmeye çok önem verirmiş. Üstün hayası sebebiyle vücudunun açık bir yeri görünmezdi. Böyle hayali bir insanmış. Evet. Bazı adamlar diyorlar ki, Peygamber geldi. Kur'an-ı Kerim'i tebliğ etti. Görevini tamamladı gitti, bitti. Artık elimizde Kur'an-ı Kerim var. Biz Kur'an-ı Kerim'e bakacağız, yolumuzu tayin edeceğiz. Peki, Peygamber Efendimizin getirdiği, söylediği o hadisi şerifler. Onlar o devirdeki insanlara hitap ediyordu. Bize kur'an-ı Kerim hitap ediyor. Kur'an'cılar diye böyle bir zümre var. Peki Kur'an-ı Kerimi Peygamber Efendimiz o devirde tefsir etti mi? Etti. Kur'an-ı Kerim hala elimizde ve bize hitap ediyor mu? Ediyor? Peki biz onun tefsirine muhtaç değil miyiz? Elbette muhtacız. O halde hadisi şerifleri okumak, ve Kur'an'ın tefsirini, Kur'an-ı Kerim'in tefsirin ondan öğrenmek mecburiyetindeyiz. Bazıları gibi bazen böyle heyecanlandığımda, Kur'an diyorum siz öyle demeyin. Kur'an'ı Kerim deyin. Hadis-i Şerif deyin. Böyle diyelim. Şimdi bakınız bu ayeti kerimeyi Peygamber Efendimiz açıklıyor, tefsir ediyor. Uzun bir hadisi şeriftir bu aslında. Hz. Musa'nın hayali bir insan olduğunu anlatıyor. Bu İsrailoğulları, ki Yahudiler diyoruz onlara biliyorsunuz. Dünyanın baş belası. Yıkanırken çıplak yıkanırlardı onlar. Çıplaklığı dünyaya yaymış insanlardır. Hala da çıplaklığı yayan insanlardır. Çocuklarımızı elimizden alıyorlar. Şöyle giyineceksin diyorlar. Öyle bir propaganda yapıyorlar ki, onlar, onların istediği gibi giyiniyor. Bir hanımın kocasının yanında endamını göstereceği şekli biz şimdi sokakta görüyoruz. Her tarafta. Bu onların icadıdır. Giyim kuşam işlerini de onlar ayarlıyor zaten. Kendileri birbirine bakarak çıplak yıkanırlardı. Hz. Musa onların yanına gelmez, o ayrı yıkanırdı. Dediler ki, Musa'da mutlaka bir kusur var. Ve konuşmaya başladılar. Kasığı çıkık, bilmem neresine filan böyle. Ve bu iftiralar çok ileri bir safhaya geldi. Bir gün Hazreti Musa yıkanırken tenha bir yerde, yıkanıyordu. Elbisesini bir taşın üzerine koydu. Allah Teala o sırada bir mucize meydana getirdi. Efendimiz anlatıyor. Taş Hazreti Musa'nın elbisesini aldı kaçmaya başladı. Yuvarlana yuvarlana. Hazreti Musa taşın arkasına düştü diyor Peygamber Efendimiz. Taş elbisem, taş elbisemi ver. O sırada Yahudiler Hz Musa'yı gördüler. Öyle yakışıklı ve öyle endamlı bir vücudu vardı ki, hayret ettiler. Dediler ki yahu biz Musa hakkında yanılmışız. Demek ki Allah Teala bir kere onların dillerini susturmak için öyle diyeyim artık, efendim, Hz. Musa'yı bu vaziyette onlara gösterdi. Onun yakışıklı bir insan olduğunu, zaten bütün Peygamberler yakışıklı insanlardır. Gördüler ve sustular. Yahu dediler, Musa da bir kusur yokmuş biz yanılmışız. Işte böyle. Demek ki okuduğumuz bu hadisi şerif bir önceki ayeti kerimeyi ne yaptı? Tefsir etti. Kaideyi çıkaralım. Hadisi şerifler ayeti kerimelerin tefsiridir. Onun için biz de Kur'an-ı Kerim'i daha iyi anlamak için Hadis-i Şerif okuyacağız. Hatta Kur'an-ı Kerim'in mealini okumadan önce hadis kitabı okusak çok iyi olur. Mesela bir Riyazussalihin okusak, bitirsek sonra meali okusak daha da güzel olur. Allah Teala Hazretleri, Şuara Suresinin 21. ayeti kerimesinde şöyle buyurdu: Hz. Musa dan bahsederek, Hz. Musa'nın şöyle dediğini haber veriyor Allah Teala. Rabbim bana hikmet ve nübüvvet verdi. Peygamberlik verdi. Beni Peygamberlerden kıldı. Evet. Demek ki bana hikmet verdi diyor. Her şeyin doğrusunu ortaya koyma özelliğini lütfetti diyor. Meselelerin aslını anlama ve onları anlatma Ezan mı? Çok mu konuştuk bugün. Burada kalalım o zaman sevgili kardeşlerim. Benim gGüzel kardeşlerim biz, dünyaya ahirete hazırlanmak için geldik. Boşuna gelmedik. Nerelisiniz kardeşim? desem size, ne diyeceksiniz? Bana sorsalar Yozgatlıyım diyeceğim. Bursalıyım, Erzurumlu'yum, Erzincanlı'yım, Samsunlu'yum diyeceksiniz değil mi? Peki İstanbul'da doğsanız? Babanızın doğduğu yerle şey yapacaksınız. Nereliyse o, onu söyleyeceksiniz. Maraşlıyım, Diyarbakırlıyım, Edirneliyim diyeceksiniz. Bizim babamız nereli kardeşlerim? Adem babamız. Nereli? Cennetten geldi değil mi? Cennetli yani. Sonra nereye geldi? Gurbete geldi? Biz nerede doğduk? Gurbette doğduk. Nereye gideceğiz sonra? Asıl vatanımıza gideceğiz. Şu halde biz dünyaya niye geldik? Gurbete gelenler niye gelirler kardeşlerim? Kazanmak için gelirler değil mi? Orada bekleyenler var, onlara bir şeyler götürecekler. Bizi de asıl vatanımıza gittiğimiz vakit elimize bakacaklar. Ne getirdin, ne yaptın? Nasıl ibadet ettin? Nasıl hayır hasenat yaptın diye bakacaklar. Onun için bu dünya gurbetimizi iyi değerlendirelim. Yüce Rabbim hepimizi muvaffak bi'l-hayr kılsın. Hepimizi Resulullah Salllallahu Aleyhi Vesellemin şefaatına nail eylesin. Dünyada sıkıntı çeken bütün kardeşlerimize yardım eylesin Rabb'im. Filistin'de, Suriye'de, Mısır'da, Irak'ta, Libya'da, Yemen'de, Afganistan'da, Doğu Türkistan'da, Arakan'da dünyanın neresinde olursa olsun, kafirlerin, zalimlerin zulmü altında inleyen bütün Müslüman kardeşlerimize yardım eylesin. Ki onlar da doğru dürüst ahirete hazırlana bilsinler.Velhamdülillahi rabbil alemin. El Fatiha.