0. Bölüm: Mukaddime

4. Kısım: Kâdı İyâz'ın Önsözü

Önceki Ders 1 Mart 2015
Sonraki Ders 15 Mart 2015

DERSİ PAYLAŞ:

Euzu billahi mineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi rabbil alemin. Vessalatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve âlihi vesahbihi ecmain. Pek Kıymetli kardeşlerim. Şifa-i Şerif dersimize başlıyoruz. Yüce Rabb'ime hamdü senalar olsun ki, şifa-ı şerifi bitirdikten sonra yeniden başlamayı nasibi müyesser eyledi. Bugün ikinci dersimiz. Bildiğiniz gibi şifa-i şerif, efendimiz sallallahu aleyhi vesellemi en güzel anlatan bir kitaptır. Müellifimiz Kadı İyaz, Allah ona rahmet eylesin, kitabının girişinde sanatlı bir şekilde, Şifa-i Şerif'in neleri ihtiva ettiğini de bize anlatan bir mukaddime, önsöz yazmıştır. Şimdi onu okuyoruz. Diyor ki Kadı İyaz, Ey okuyucu, ey dinleyici, diyor. Sen, benden bir kitap yazmamı ısrarla istedin. Neye dair bir kitap yazmamı istedin? Yazacağım kitabın, şu özelliklere sahip olmasını arzu ettim, diyor. Aslında bu, kendisinin arzusudur da bize böyle ifade ediyor. Belki de mümkündür ki böyle bir kitap yaz hocam, demişlerdir. Onun için diyor ki, yazacağım bu kitap, Peygamber Efendimizin sallallahu aleyhi vesellem, yüceliğini anlatsın. Öyle bir kitap yazmamı istedin benden, diyor. Peygamberimizin yüceliğini anlatsın. O'na gösterilmesi gereken saygıdan ve itibardan da sözetsin. Yani o öyle bir peygamber ki, O'na en yüksek saygının gösterilmesi gerekir. Efendim, O'nun yüceliğinin belirtilmesi gerekir. Böyle bir kitap yazmamı benden istedin. Yazacağım bu kitabın ayrıca şu özelliklere sahip olmasını da benden istedin. Peygamber Efendimizin yüce şahsına saygı göstermeyen kimsenin, O'nun Üstün mevkiine hürmette kusur eden bir kimsenin durumu nedir? Bunu da ortaya koymamı istedin benden. Öyle ya, öyle kimseler vardır ki, bu her devirde mevcut, zamanımızda da görüyoruz. Efendimiz sallallahu aleyhi ve selleme gösterilmesi gereken saygı göstermiyor. Hatta bir kısmı hakarete Varan sözler de söylüyor. Bunlara bir şey yapmak gerekir mi, ne yapmak gerekir? Bu kitapta bunun da belirtilmesini istedin. Bu konuda bizim, İslam büyüklerimizin neler söylediklerini, onların görüşlerini ne olduğunu da benden istedin. Bu kitapta söylediğim bu meseleleri, bu hususları örnekler vererek açıklamamı benden istedin. Alimlerimiz ne demiş? Peygamber Efendimize saygı göstermeyen insana ne yapılır? Bunu da belirtmek lazım. Evet. Muhatabına, okuyucusuna, dinleyicisine hitaben diyor ki: Sen peygamber aleyhisselama Duyduğun Üstün saygıdan dolayı, benden böyle bir istekte bulundun. Allah da sana nimetlerin ihsan eylesin, Hepinize Yüce, hepimize Yüce Rabbim nimetlerin ihsan eylesin. Bu isteğinle benden yapılması son derece güç bir şeyi istedin. Yani bu anlattığım şeyler, istediğin şeyler kolay şeyler değil. Yapılması kolay olan şeyler değil. Benden çok zor şeyler istedin. Beni yönelttiğin, yapmamı istediğim bu iş dolayısıyla, bu zor işte dolayısıyla kalbimi derin Korkular kapladı. Ben böylesine güç bir meseleyi nasıl yapacağım? Bunun altından ben nasıl kalkacağım? diye derin endişelere gömüldüm diyor. Bu, benden istediğin konuda bir araştırma, bir çalışma yapabilmek için önce sağlam esaslar tespit etmek gerekir ve bazı meseleleri iyi hazmetmek gerekir. Ben bunu anladım. Önce sağlam esaslar tespit etmek gerekir, dedi ya. Bu sağlam esaslar ve meseleler nedir? Tespit edilmesi gereken bu sağlam esaslar nelerdir? Resulü Ekremde mutlaka bulunması gereken hususlar vardır. Resulü Ekremde peygamber olması itibarıyle mutlaka bulunması gereken esaslar vardır. Bunları önce tespit etmek lazım. Bir de onda kesinlikle bulunmayacak şeyler vardır. O'nda mutlaka bulunması gereken hususlar olduğu gibi, bir peygamberde asla bulunmaması gereken hususlarda vardır. Bütün incelikleriyle bunları bilmek gerekir. Çünkü, sözünü ettiğimiz Allah'ın seçkin peygamberidir. Allah Teala onu insanlar arasından özel surette seçmiştir. O halde, bu seçilen insanın kendine mahsus özellikleri vardır. Bu özelliklerin ve güzelliklerin yanında, onda asla bulunmaması gereken haller de vardır. Bunları da iyi bilmek lazım. Nebi ile Resul'un arasındaki fark nedir? Bunu bilmek lazım. Risalet nedir, nübüvvet nedir? Bu konuları çok iyi bilmek lazım. Efendim, muhabbet yani Habibullah olmak Ile Halilullah olmak arasındaki farkı bilmek lazım. Biliyorsunuz Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem Habibullah'dır. İbrahim Aleyhisselam, Halilullah'dır. Bunu arasındaki farklar nedir? İnşallah ileride göreceğiz. Bunu çok geniş bir şekilde anlatacak müellifimiz. Bunları bilmek lazım. Bütün bunları bilmek bu üstün derecelerin özelliklerine vakıf olmak şarttır, Bunları bilmeden olmaz. Yapacağımız bu zor işin önünde pekçok engeller vardır, diyor. Bu engeller, öylesine çetin engellerdir ki, yolunu çok iyi bilen ve süratle uçan kuşa bile gideceği hedefi şaşırtır. Kuş hedefini şaşırır m? Şaşırmaz bildiğimize göre, Fakat bizim önümüzdeki, önümüze koyduğumuz esaslar, öylesine zor esaslardırki, bunların üstesinden gelmek çok maharet ister. Efendim. Bu itibarla, önümüze koyduğumuz bu prensipleri hakkıyla yapmak çok zordur. Ayakların birbirine dolanmasına yol açan uçsuz bucaksız çöller vardır. Önümüzde diyor yapılması gereken, aşılması gereken çöller var. Onun için yapacağımız, yazacağımız bu kitap, son derece zor bir kitap olacaktır. Işaret taşlarının bulunmadığı o geniş çölde, şayet bilginin kılavuzluğu yoksa, şimdi biz bir söyle düştük diyor. Gideceğimiz yol çölden geçiyor. Yani yapacağımız iş böylesine güç bir iştir. Bu çölden geçmek için bir kılavuza ihtiyaç vardır. Eğer Kılavuz yoksa Aynı zamanda yol bilen birinin rehberliği olmazsa, akıl şaşkına döner. Bu mevzuda söz söylemek çok zordur. Iyi bir rehbere, iyi bir kılavuza ihtiyaç vardır. Şayet Cenabı Hakk'ın yardımı olmazsa, O'nun desteği imdada yetişmezse, o kaygan zeminde ayaklar kayıverir. Öyle meselelerden bahsedeceğiz ki mesela Miraç'ta efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Allah teâlâ'yı gördü mü görmedi mi? Bu mevzuyu elealacak müellifimiz. Bu öyle bir hassas mevzu ki, insan son derece dikkatli olmalıdır. Böyle rastgele gördü, görmeki demekle iş bitmez, yani. Bunun delillerini, dayanaklarını da söylemek lazım. Bütün bu zorluklara rağmen, senin bana yönelttiğin bu soruya cevap vermeye karar verdim. Böyle bir kitap yazmaya karar verdim. Bu kararı şu sebeple aldım diyor. Resulü Ekrem Efendimizin Yüce kıymetini ortaya koymak, hem bana hem de sana çok sevap kazandıracaktır. Ey dinleyici, ey okuyucu. Sen bu anlatacağım şeyleri dinlemek suretiyle, okumak suretiyle çok büyük sevaplar kazanacaksın. Ben de yazdığım için çok büyük sevaplar kazanacağım. Rasulullah'ın Üstün ahlakını, ve O'nun daha önce hiçbir kula verilmeyen özelliklerini açıklamak, izah etmek, ikimize de büyük bir ecir kazandıracaktır. Hem yazana hem okuyana büyük bir ecir kazandıracaktır. Bu sevabı umduğum için, soruları cevaplandırmaya karar verdim. Çünkü, müslüman neyin peşindedir? Sevap peşindedir. Müslüman sevap avcısıdır. İşimiz gücümüz sevap kazanmak olmalıdır. Çünkü biz, ereye hazırlanıyoruz? Ebedi bir hayata hazırlanıyoruz, ahirete hazırlanıyoruz. Ahiretin parası, pulu sevaptır. Orada bizim liralarımızın, dolarlarımızın hükmü yoktur. Onun için bol bol sevap, her fırsatta sevap kazanmamız lazım. Resulullah'ın hayatını ve özelliklerini öğrenmek, dinlemek sana da bana da büyük ecir kazandıracaktır, İşte bu sevabı umduğum için senin sorularını cevaplandırmaya karar verdim diyor. Ve devam ediyor Kadı İyaz, Allah ona rahmet eylesin. Sevgili kardeşlerim, gerçekten bu kitabı öylesine beğenilmiş, öylesine tutulmuştur ki, aradan 9 Asır geçmiş olmasına rağmen, İslam dünyasındaki değeri hiç azalmamıştır. Hiç azalmamıştır. Çünkü, Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem efendimizi, bütün özellikleriyle anlattığı için büyük rağbet görmüştür. Onun için cami yaptıran varlıklı insanlar, sultanlar, vezirler, efendim, valide sultanlar. Benim camiimde de şifa-i Şerif okutulsun, diye Arzu etmiş ve bunun vakfiyesine koymuştur, koymuşlardır. Müddessir suresinin 31. ayetini getirmiş burada müellifimiz. Diyor ki: Bu kitabı yazmak için aldığım kararın sebeplerinden biri de şudur; Niye yazdım ben bu kitabı? Allah'ın (celle celalühü) üzerimizdeki haklarından sonra, hakların en üstünü olan peygamber hakkını açıklamakla Allah'ın buyruğunu yerine getirmiş olacağım. Haklarına en üstünü Allah'ın hakkıdır. Ondan sonra, peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellemin üzerimizdeki hakkıdır. Ben, Peygamber Efendimize gösterilmesi gereken saygıyı ve hürmeti anlatmak suretiyle, Allah Teala'nın bir emrini yerine getirmiş olacağım. Çünkü o öyle istiyor. Peygamber Efendimizin kıymetini, bakınız şu ayetten öğreniyoruz diyor. Birçok yerden öğrendiğimiz gibi. Kendilerine kitap verilenler O'na daha iyi inanacak. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i iyi anlattığımız takdirde Hristiyanlar ve Yahudiler, kendilerine kitap verilenler dediğimiz onlar. Çünkü onlara da kitap gelmiştir değil mi? Yahudilere Hz. Musa Tevrat'ı getirmiş. Hristiyanlara Hz İsa İncil'i getirmiş. Onlar ehli kitap diyoruz onun için. Kendilerine kitap verilenler O'na daha iyi inanacak, iman edenlerin de imanı artacaktır diyor. Müslümanların da imanı artacak diyor. Elhamdülillah. Gerçekten de bu eser Müslümanların imanını artıracak çok değerli bir eserdir. Bana sorduğun soruları cevaplandırmanın, cevaplandırmaya karar vermemin bir başka sebebi daha var. Allahu Teala ehli kitaptan, yani yahudilerden hıristiyanlardan Resulü Ekrem hakkında bildiklerini halka açıklayacaklarına, bu bilgileri asla saklamayacaklarına dair söz almıştır. Allah Teala yahudilerden, yahudilere ve hıristiyanlara Peygamber Efendimiz hakkında bilgi vermiştir yani. Kitaplarında bu bilgi vardır. Ve onlara demiştir ki Allah teala, bu bilgileri insanlardan saklamayacaksınız. Çünkü Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem peygamber olarak geldiği vakit, insanların onu tanıması lazım ve öyle bilgiler vermiştir ki Allah teala Tevrat'ta ve İncil'de Peygamber Efendimiz hakkında. Bir insan kendi çocuğunu bütün özellikleriyle nasıl tanırsa, o şekilde tanıyacak bilgiler vermiştir onlara. Ama gel gör ki bugünkü Tevrat'ta ve İncil'de Efendimizle ilgili hiçbir şey yok. Çıkartmışlar oraları, kaldırmışlar atmışlar. Çünkü Peygamber Efendimizi gören, daha çocukken gören Yahudiler diyorlar ki; bu işte o peygamber. Bizim kitabımızda bahsedilen peygamber. Yahu ne yapalım? Biz bunun bizim aramızdan çıkacağını sanıyorduk. Arapların arasındayken öldürelim bari diyorlar. Görür görmez tanıyorlar. Çünkü Allah Teala öylesine bilgiler vermiş Peygamber Efendimiz hakkında. Bu bilgileri saklamayacaksınız, söyleyeceksiniz diye onlardan söz almıştır. Ali İmran suresinin 187. ayetinin mealini okuduk. Kendisini de okuduk. Bu kitabı velima haddesena bihi diye başlıyor Kadı İyaz. Bu kitabı yazmaya karar vermesinin bir sebebinin de şu hadisi şerif olduğunu söylüyor. Müellif kendisinden Ebu Hureyre radıyallahu anh'a varıncaya kadar 10 raviden oluşan uzun bir senetle bu hadisi Şerifi zikrediyor. Şimdi Allah Kadı İyaz'dan razı olsun. Her hadisin başında senet zikretseydi epeyce bir yorulacaktık onu okurken, dinlerken. Ben size Tırmizi'nin Şemaili'ni okuduk ya. Sık sık senetleri okudum. Orada çok kısaydı senetler. Çünkü Tirmizi'nin vefatı 279 Hicri Kadı iyaz'ın vefatı Hicri 544 Arada o kadar zaman var yani. Yarı yarıya. Kadı iyaz da rivayet ettiği hadisleri, böyle senetle almıştır tabii ki. Misal olarak burada görüyoruz işte. Şimdi okuyacağız bakınız. Allah size de bana da sabır versin. Diyor ki; Senedimiz burada bitti. Muhaddisler, rivayet ettikleri senetleri hocalarından hep böyle almışlardır. Yani ben şu kocamdan aldım. O hocam filan hocasından aldı. O da falan hocasından aldı diye böyle Peygamber Efendimize varıncaya kadar kim kimden almıştır onları zikrederler. Buna senet diyoruz. Hadisler bize böyle gelmiştir. Hadis neymiş acaba? şimdi Onu okuyalım. Resûl-i Kibriya aleyhi ekmeluttahaya Efendimiz Hazretleri buyurmuştur ki; Bir kimseye herhangi bir konuda bir şey sorulur. O da cimrilik eder söylemezse, kendisinden sorulan bilgiyi söylemezse, Kıyamet gününde Allah Teala onun ağzına ateşten bir gem vurur. Bildiği bir konu kendisine sorulup da ona cevap vermezse bir kimse, kıyamet gününde Allah Teala Hazretleri onun ağzına ateşten bir gem vurur. Ben sana bu ilmi öğrettim. Sen ona ihtiyacı olanlara niye söylemedin der. Onun için sevgili kardeşlerim, ilmi bilenler, ilmi öğrenenler onları öğretmek mecburiyetindedir. Onun için arzu ediyoruz ki, hocalarımız, yetişmiş alimlerimiz, Allah'a şükür artık her vilayetli bir İlahiyat Fakültesi açıldı. Oradaki, özellikle hadis hocalarımız, tefsir hocalarımız, fıkıh hocalarımız, halkla karşı karşıya gelmeli, bilgisini onlara aktarmalı, onların daha iyi yetişmesini sağlamalıdır. Bu hadisi şerif bizi buna mecbur ediyor. Bir kimse, bildiği, kendisine bildiği bir şey sorulur da onun cevabını vermezse kıyamet gününde Allah Teala onun ağzına ateşten bir gem vurur. Şeyi hatırlayalım. Cehennemde azabı en az olan kimseyi anlatırken, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki, onun ayağının çukuruna, ateş konur, bir Köz konur. Ondan beyni kaynar diyor. Cehennem ateşi dünya ateşinin kim bilir yüz misli, iki yüz misli daha tesirli. Onun için, bildiğimizi saklamamalıyız sevgili kardeşlerim. Diyor ki müellifimiz: Bu hadis, beni de harekete geçirdi diyor. Benden istenen vazifeyi en güzel bir şekilde yapmak niyetiyle, arzusuyla ve büyük bir istekle hemen işe başladım. Bu Hadis Beni harekete geçirdi. Hemen benden istenen kitabı yazmaya başladım. Çünkü, insanın boynuna bir halka gibi dolanan çeşitli sıkıntılar vardır. Dertler, kederler vardır. Bunlar yüzünden insanın kalbi ve bedeni yorulur. Yani, dertler, sıkıntılar, acılar insanı yorar. Farz ve nafile ibadetleri bile yapacak zaman bulamadığı olur. Dünya meşgalesi, dünya dertleri insanı sıkıştırır da, yapması gereken vazifelerini bile yapmakta zorlanır. Zorluk çeker. Vazifelerin, insan vazifelerini yapamayınca yaratıldığı en güzel biçimden aşağıların aşağısına doğru yuvarlanıp gider. Insan vazifesini Allah Teala'nın kendisine farz kıldığı ibadetleri yapmayacak olursa insan olarak şerefli bir varlık olarak yaratılmıştır. O şerefli varlık olmayı kaybeder, efendim, oradan aşağıların aşağısına yuvarlanır. Kadı iyaz bu ifadesiyle, ayet-i kerimesine işaret ediyor. Biz insanoğlunu en güzel biçimde yarattık. Sonra da onu aşağıların aşağısına indirdik, buyuruyor. Eğer Allah teala, insanın hayrını, iyiliğini dilerse murad, ederse onun gönlönü ahirette takdir edilecek yani tebcil edilecek, beğenilecek ve asla kınanmayacak işlere yöneltir. Allah Teala bir insanım iyiliğini istiyorsa, dünyada onun gönlünü iyi işlere doğru yöneltir. Insan, iyi işleri sever. Hayır yapmayı sever, insanları memnun etmeyi sever. Efendim, hem kendisi hem Ailesi, hem diger insanlar için faydalı olacak hususları daima ön plana alır. m Zaten orada, ahirette ya cennet nimetleri vardır, veya Cehennem Azabı vardır. Ahiret öyle bir yerdir. Ya cennettir veya cehennemdir. Ya mükafatlar görecektir insan ,ya azap görecektir. İşte bu sebeple, insanın yapacağı şey, kendisini cehennemden kurtarmaktır. Mademki öbür dünyada, ya Cennet var veya cehennem var. O halde insanın yapması gereken şey kendisini cehennem kurtarmaktır. Elinden geldiğince güzel işler yapmalıdır. Insanın yapacağı şey, budur. Başkalarına öğreteceği veya kendisinin öğreneceği faydalı ilimle meşgul olmaktır. Insanoğlu, ahirette kendini kurtarmaya bakmalıdır. Güzel işler yapmalıdır. Ya öğrenmelidir veya öğretmelidir. Biliyorsa, alimse başkalarına öğretmenidir. Alim değilse bir alimin yanına varmalı, sözünü dinlemeli ona kulak vermelidir. Veya bize ilahi gerçekleri anlatan kitapları okumalıdır. Allah Celle Celalühü kalbimizi ıslah eylesin. Bütün günahlarımızı bağışlasın, bütün büyük günahlarımızı bağışlazın. En büyük günahlarımızı, en küçük günahlarımızı bağışlasın Yüce Rabbim. Bütün gayretimizi, ahireti kazanmaya yönelitsin, amin. Bütün gayretinizi ahirete, ahireti kazanmaya yöneltsin. Sevgili kardeşlerim Allah teala bizi niye yarattı? Ahirete hazırlanalım diye. Ahireti kazanalım diye. Hedef bu. Bunu hiçbir zaman unutmamamız lazım. Evet, Bütün bu gayretimizi bizi kurtaracak. Ve kendine daha çok yaklaştıracak işler yapmaya yöneltsin Allah Teala. Bütün gayretinizi, bizi kurtaracak kendine daha çok yaklaştıracak işler yapmaya yöneltsin. Lütfu, keremi ve merhameti ile değerimizi arttırsın, derecemizi yükseltsin. Amin. Ne güzel dualar yaptı. müellifimiz. Allah O'na rahmet eylesin. Diyor ki Kadı İyaz, ben bu eseri yazmaya niyet edince, bölümlerini belirlemeye çalıştım. Esaslarını ortaya koymaya gayret ettim. Ve onu özlü bir şekilde kaleme almaya niyet ettim. Buna karar verince, kitaba da bir isim koydum. Dedim ki, bu kitabın adı eş-şifa bi tarifi hukukul Mustafa olsun. Yani Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellemin haklarını, insanlara öğreten şifa kitabı olsun, diye düşündüm. Ve bu kitabı, 4 bölüme ayırdım. 4 bölüm halinde yazdım. Şimdi yavaş yavaş artık, kitabın içine giriyor. Ne gibi konuları ihtiva ettiğini bize söyleyecek. Demek ki başlıca Şifa-i Şerifde 4 bölüm varmış. 4 ana bölümden meydana geliyormuş. 1. bölüm Yücelerden Yüce olan Cenabı Hakk'ın Resulü Ekremini, Resulü Ekrem'in şan ve şerefini yüceltmesi hakkındadır birinci bölüm. Allah Teala Hazretlerinin, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin, şanını nasıl yüceltmiştir? Bunu delilleriyle göreceğiz. Ve bu bölüm 4 bab halinde ele alınacaktır. Bir bölüm bu konudadır. Peygamber Efendimizin şanı, şerefi, yüceliği hakkındadır. Onu, efendim, 4 bab halinde ele alacağım diyor. Bu babın da altında tabi ayrı bahisler olacak inşallah. Birinci babda, Allah Teala'nın sevgili peygamberini övmesinden bahsedecegiz. Allah Teala peygamber efendimizi nasıl övmüş? Ve O'nun kendi katındaki Üstün yerini nasıl belirtmiş? unu göreceğiz. Allah Teala Peygamberimize nasıl övüyor ve onun kendi yanındaki, katındaki derecesini nasıl belirtiyor? Bu babda 10 bahis vardır diyor. Geniş geniş anlatıyorl müellifimiz. Bir bölümün ikinci efendim babı İkinci bapda Allah Teala'nın peygamber aleyhisselamı hem yaratılış, hem huy güzelliği bakımından mükemmel bir şekilde yaratmasına ele alacağız. Hem kendisi güzel, hem huyu güzel Böyle bir peygamber bunu anlatacağız. Dini ve dünyevi faziletlerin, erdemlerin tamamını O'na verdiğini göreceğiz. Allah Teala Hazretleri, dini ve dünyevi ne kadar güzellik, ne kadar Fazilet, ne kadar Erdem varsa lütfetmiş, ona bağışlamıştır. Bu babda 27 bahis göreceğiz diyor. Bu rakamlar Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemi müellifimizin çok geniş bir şekilde anlattığını, anlatacağını gösteriyor. Peygamberler sultanı efendimiz aleyhissalatu vesselamın Allah katındaki yüce değerini ortaya koyan, sahih ve meşhur hadisleri zikr edeceğiz burada diyor. Biz bunları anlatacağız ama ne ile halledeceğiz hadis-i şeriflerle anlatacağız. Bir dini eserin kaynanağı, ana kaynağı, ya ayeti kerimelerdir veya hadisi şeriflerdir. Bu babda, hem dünyada, hem de ahirette Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi Vesellem efendimize sunulacak olan ikramlara dair sahih ve meşhur hadisi şerifleri zikredeceğiz. Allah Teala Hazretleri hem dünyada, hem ahirette sevgili peygamberine neler ikram etmiş ve edecek? Bunları göreceğiz. Bu bapta 12 bahis var. 12 bahis halinde inşallah bu konuyu inceleyeceğiz diyor. 4. bab, 1. bölümün 4. babında 1. bölüm 4 bap halinde ele alınacak demiştim. 4. babda Allah Teala'nın, Resulü Ekrem'in eliyle gerçekleştirdiği mucizelerden söz edeceğiz. Ve ona lutfettiği özelliklerden bahsedeceğiz. Efendimiz ne gibi mucizeler göstermiş, onları göreceğiz. Ona ayrıca ne gibi özellikler vermiş? Onları göreceğiz. 1. bölümü böyle anlattı. 4 bölümden meydana geliyor kitabımız demiştik. Bir bölümü gördük. Şimdi 2 bölümü görelim. Ikinci bölüm resûl-i Ekrem Efendimizin varlıklar üzerindeki hakları hakkındadır. Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemin, öncelikle bizim Üzerimizdeki hakları nelerdir? Bunları göreceğiz burada. Efendim, Beş bahis var. 5 bahis göreceğiz. Helva bul evvel Fahri Kainat efendimize iman etmenin farz olduğunu göreceğiz. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e her Müslümanın iman etmesi farzdır. Ona iman etmedik mi mü'min olamayız. Bazılarının söylediği boş lafa kulak vermeyin. La İlahe İllallah diyen cennete girer. Hayır. Evet hadis-i şeriflerde de bu ifade var ama la ilahe illallah muhammedurrasulullah'dan ayrılmadığı için, La ilahe illallah muhammedurrasulullah diyenler ancak cennete girer. Ancak onların imanından söz edilebilir. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e iman etmek demek ki neymiş? Farzmış. Onsuz olmuyor. Ona itaatin ve sünnetine uymanın şart olduğunu okuyacağız. Resulullaha itaat etmem, Efendim sünnetine riayet etmek şarttır, onsuz olmaz. Bunları göreceğiz. Gerçekten de çok önemli bahisler bunlar. 2. babda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i sevmenin ve ona bütün gönlü ile bağlı bağlanmanın şart olduğunu, gerekli olduğunu göreceğiz. En zevkli bahislerden biridir orası sevgili kardeşlerim. Her müminin, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bütün gönlü ile bağlanması ve onu sevmesi gerekir. Neden? işte onları orada göreceğiz. El babüs salis, Bu 2. bölümün 3. babı Fahri Alem efendimizin emirlerine saygı göstermenin, şahsına hürmet etmenin vazgeçilmez olduğunu göreceğiz. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin emirlerine saygı göstermek şarttır. Onun şahsına hürmet etmek şarttır, vazgeçilmezdir. Bu 7 bab halinde ele alınacaktır diyor. Bu ikinci bölüm 4 babında sofusu 4 bapda da Peygamberi Zişan Aleyhi salevaturrahman efendimize salavat-ı Şerife getirmenin önemi üzerinde duracağız diyor. Bunu hükmünü açıklayacağız ve önemi üzerinde duracağız. Ve bunu 10 bahiste açıklayacağız, diyor. Demek ki çok önemli bir mesele ki, Resulullah'a salavatı şerife getirmek. Yani Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali Seyyidina Muhammed. Demek O'na Salat-ü Selam getirmektir. Bu çok önemlidir. Bunu üzerinde duracağız diyor. Dedik ki, bu kitabımız 4 bölümden meydana geliyor. Birinci ve ikinci bölümleri kısaca anlattık. Şimdi 3. bölüm. Bunlar bitirsek de bir asıl şeye başlasak inşallah. Önümüzdeki derste 3. bölüm, peygamber aleyhisselamda kesinlikle bulunmayacak hususlar ve bulunabilecek hususlar görülecek. Yani O'nda mutlaka nelerin bulunması gerekir, nelerin bulunmaması gerekir? Dünyevi işlerden ona nispet edilecek şeyleri ve edilmeyecek konuları göreceğiz. Dünyevî meselelerden hangileri ona nispet edilemez? Yani bunu peygamber yapmaz. Bunu göreceğiz Ey okuyucu, ey dinleyici. Allah Teala sana özel ikramlarda bulunsun. Bu bölüm kitabımızın esasıdır, özüdür. Bu okuyacağımız. Efendim 3. bölüm kitabımızın asıl konusudur. Daha önceki 2 bölüm ise genişçe açıklayacağımız üzere bu bölümün girişi mahiyetindedir. Bu anlattığımız hususlar, asıl Şimdi Anlatacağımız konuya giriş mahiyetindedir, öyleydi diyor yani. Daha sonraki bölümüm de kendisine bağlı olduğu bu bölümde okuyucuya vadedilen şeyler gerçekleştirilecektir. Neymiş acaba bunlar? Okuyucuya vadedilen hususlar yapıldığı ve eser bitip tamamlandığı zaman, melun şeytanın göğsü hasedinden çatlayacak. İnşallah diyor, bu düşündüğümüz şeyleri gerçekleştirdiğimiz vakit, lanetli şeytan hasedinden çatlayacak. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem in sahip olduğu meziyetleri görünce, efendim, çatlayacak hasedinden. Müminin kalbi okuduğu deliller sebebiyle büsbütün aydınlanacak ve içi gönlü rahatlayacaktır. Bunları okuduğu vakit okuyucu, dinlediği vakit dinleyen, son derece rahatlayacak, Ve aklı olan herkes Peygamber Efendimizin kıymetini o zaman daha iyi anlayacak. Benim peygamberim demek ki böyle özelliklere, böyle güzelliklere sahipmiş diyecek ve peygamber sallallahu Aleyhi ve Sellem'i daha çok sevecek. Bu bölümde iki büyük konu ele alınacaktır diyor müellifimiz. Birinci babda Allah Teala'nın Peygamber Efendimizi günah işlemekten koruması ve diğer dini meseleler ele alınacaktır. Allah Teala Peygamber Efendimizi günah işlemekten nasıl korumuş? Bunları göreceğiz. Burada 16 bahis okuyacağız. İkinci babda, bu bölümün 2 babında Peygamber Efendimizin dünya ile ilgili hallerini ve insan olması itibarıyla yaptığı işleri göreceğiz. Peygamber sallallahu. Ya insan Peygamberi ele alacağız. Dünya ile ilgili halleri nelermiş ve insan olması bakımından yaptığı, neler yaparmış? Onları göreceğiz. 4. bölüm. Bu kitap 4 bölümden meydana geliyor demiştik 4. bölüm Çok önemli. önemli bir babdır bu önemli bir bölümdür, sevgili Kardeşlerim. Bu bölümde, Peygamber Aleyhisselam'a dil uzatan, peygamber aleyhissalatu vesselama hareket eden, O'nu küçük düşürmeye çalışan kimseye uygulanacak hükümler ele alınacaktır. Bir İslam Devleti söz konusu olduğunda, peygamber Sallallahu Aleyhi ve Selleme insan kolay kolay dil uzatamaz. Uzatırsa ne olur, devlet yakasına yapışır. Ne yapar? Onu göreceğiz. 1 Birinci bab'da Resuli Ekrem'e ima yoluyla dil uzatan veya onu açıkça küçümsemeye kalkan kimsenin durumunu ele alacağız. Ima yoluyla, işaret yoluyla da olsa peygambere hakaret ediyorsa bir adam veya açıkça hakaret ediyorsa, 2.babda Resuli Ekrem'e kim besleyen, O'na eziyet eden, O'nu küçük düşüren kimsenin durumu ele alınacak ve böylelerine verilecek ceza ele alınacak. Evet Peygamber Aleyhisselama kin besleyen bu kimselerden tövbe etmelerinin istenmesi meselesi üzerinde durulacaktır. Tövbe istenecek mi, istemeyecek mi? Allah'ın Resulüne hakaret edenlerin cenaze namazlarının kılınıp kılınmayacağı meselesi üzerinde durulacak. Bu günahkarların müslümanlara, müslümanların da onlara mirasçı olup olmayacağı konusu üzerinde duracağız. Görüyorsunuz mesele ne kadar teferruatlı. Evet. 4 bölümün bu iki kısmının, bu iki kısmına 3. bir bölüm daha ekledik diyor, müellifimiz. Bu kısımda Allah'a ve peygamberlerine, meleklerine, kitaplarına Resulü Ekrem'in ailesine ve ashabına hakaret edenlerin durumu ele alınacak. Bu son kısımda, 5 bahis yer almakta. Böylece bütün bölümleriyle ve kısımlarıyla kitap tamamlanmış olmaktadır diyor müellifimiz. Bir uzun cümlemiz var. ezan bitene kadar anda okuyayım Bundan sonra imanın nuru daha bir parlayacaktır. Yazılan eserler arasında pek kıymetli bir inci yer almış olacaktır. Şifa kitabı bir inci gibi parlayacaktır Bu eser sayesinde her karışıklık silinip gidecektir. Zan ve tahmine dayanan iddialar açığa kavuşacaktır. Müminlerin kalbindeki cehalet hastalığı yok olacaktır. Müminler, hak ve gerçeği ortaya koyup, cahillere aldırış etmeyeceklerdir. Kendisinden başka ilah olmayan Allah teâlâ'dan böyle bir eserin telifi konusunda bana yardım etmesini niyaz ediyorum. Diyor ki müellifimiz elhamdülillah Allah Teala ona yardım etmiş ve Bu eseri tamamlamıştır. Bizde yüce Rabbimizden bu eseri tekrar okuyup ikmal etmeyi nasip etmesini niyaz edelim. Yüce Rabbim size de, bana da, hem kendisini, hem Resul eklemini en iyi şekilde tanımayı nasibi müyesser eylesin. Aile efradımızı, oğullarımızı, kızlarımızı, eşlerimizi, torunlarımızı, salih müminler eylesin. Ve İslamiyeti en güzel şekilde yaşayan insanlar eylesin. Ve hepimizi Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şefaatına nail eylesin, Amin elhamdülillahi Rabbil alemin. El Fatiha

BU DERSE AİT KISA VİDEOLAR